8 Aralık 2013 Pazar

DÜNYA 2012

Irkçı Terör Bir Canımızı Daha Aldı 10/01/2012
Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da bir Çingene kadını 2 ırkçı terörist tarafından katledildi. Bu olayın yakalanan ırkçı teröristlerin ilk eylemi olmadığı daha önce de evsiz insanlara çeşitli saldırılar gerçekleştirdikleri ifade ediliyor. Irkçı teröristlerin hedefi durumundaki evsiz insanların verdiği bilgiye göre nazi işaretleri kullanan ırkçılar balkanlarda giderek yaygınlaşan terör gruplarına üyeler.

Yaşanan korkunç olayda hayatını kaybeden Çingene kadınının bıçakla öldürülmeden önce ırkçı teröristler tarafından feci şekilde darb edildiği ifade ediliyor. Daha önce de evsizlere yaptıkları benzer saldırılarla bölgede tanınan ırkçıların genellikle kalabalık gruplar halinde hareket ettikleri, zayıf ve çaresiz gördükleri kişileri darb ettikleri ifade ediliyor.

Balkanlarda her geçen gün giderek daha büyük bir tehdit haline gelmeye başlayan ırkçı terör kimi sözde uzmanlar tarafından sıradan vatandaşların suça karşı bir tepkisi olarak sunulmaya çalışılıyor. Balkanlarda yaşanan tüm suçların sorumluluğunu Çingenelere yükleyen bu bakış açısı en az ırkçı terör kadar tehlikeli.

Her şeyden önce suç bireyseldir, bir kişinin işlediği suçtan ötürü tüm toplumun suçlanması kabul edilemez. Daha da önemlisi yaşananların sorumluluğunu Çingenelere yüklemeye çalışan sözde uzmanlar ırkçı teröristlerin nazi ideolojisini rehber edinmiş insanlık düşmanları olduğu gerçeğini unutturmaya çalışıyor. Bugün yaşananları suça bağlamanın toplama kamplarında katledilen insanları suçlu göstermeye çalışmaktan farkı yok. Irkçı terörün sorumlusu katledilen mazlum insanlar değil teröristlerdir.


İnsanlığın Kayıp Hazinesi: Çingene Dilleri 13/01/2012
Çingene Evrensel Milletine mensup kavimler binlerce yıldır aynı anda birden fazla dili konuşmaya devam ediyorlar. Çingene kavimlerinin önemli bir bölümü bir yandan birlikte yaşadıkları Gaco kavimlerinin dillerini kullanırken diğer taraftan kendi toplumlarına ait dilleri de yaşatıyorlar. İnsanlığın evrensel kültür mirasının en önemli unsurlarından olan Çingene dilleri ne yazık ki yeterince tanınmıyor.

Gaco toplumlarıyla birlikte yaşayan Çingene kavimleri kendi iç iletişimlerini sağlamak için binlerce yıl içerisinde Çingene dillerini geliştirmişlerdir. Bu dillerden bazıları günümüzde neredeyse tamamen ortadan kalkmıştır. Kayıp Çingene dillerine ait sözcükler diğer Çingene dillerinin içerisinde varlığını sürdürmektedir. Kayıp Çingene dillerinden biri Arap coğrafyasının Banu Sassan Çingenelerinin dili olan Lugha'dır. Günümüzde Orta Doğu'nun Dom Çingenelerinin dili Domari'de ve Orta Asya'nın Mugat Çingenelerinin dillerinde Lugha dilinin etkileri görülmektedir.

Çingene dillerinin önemli bir bölümü ise her türlü olumsuz koşula rağmen varlığını koruyabilmiştir. Kuzey Afrika'nın demirci İnadan Çingeneleri Tenet, Mısır'ın Helebi Çingeneleri Sim, İran'ın Luri Çingeneleri ise Lurice isimli dillerini yaşatmayı başarmışlardır.

Nasıl ki Çingene kavimleri kendi içlerinde insanlığın farklı ırklarını kaynaştırmışlarsa Çingene dillerinde de farklı coğrafyalarda ortaya çıkan dillere ait izler birlikte görünmektedir. Abdal Çingenelerinin dili Abdoltili Orta Asya coğrafyasında yaygın olan Ural-Altay dillerine ait gramer özelliklerinin ağırlıklı olarak İrani dillere ait sözcüklerle birleştiği bir dildir. Dom Çingenelerinin dili Domari Hint ve Orta Doğu dillerinin özelliklerini bünyesinde taşır. Roman Çingenelerinin dili olan Romanes ise Hint, Yunan, Kafkas ve İran dillerinin özelliklerini bünyesinde birleştirerek bağımsız bir dil olarak ortaya çıkmıştır.

Kaynak: Ali Mezarcıoğlu Çingenelerin Kitabı Cinius Yayınları

Fransa'da Sınırdışı Utancı 16/01/2012
Fransa geçtiğimiz yıl büyük tepki yaratan sınırdışı politikasına devam ediyor. Önümüzdeki dönemde yüzlerce Çingene ülkeden sınırdışı edilecek. Fransız hükümeti kararının gerekçesini suçla mücadele olarak açıklıyor. Konu ile ilgili değerlendirmede bulunan uzmanlara göre ise asıl neden, mevcut yönetimin yaklaşan seçimler öncesinde Çingene düşmanı ırkçı partilerden oy kapmak istemesi.

Fransa'ya yakın dönemde Balkanlardan göç eden Çingeneler büyük zorluklara göğüs gererek yeni ülkelerinde yaşam mücadelesi veriyorlar. Fransız hükümetinin ülkede yaşanan suçların sorumluluğunu Çingenelere yükleyen kararı göçmen Roman Çingenelerinde büyük endişe yaratıyor. Diğer taraftan geçtiğimiz yıl sınırdışı edilen Roman Çingenelerinin önemli bir bölümünün çaresizlik içersinde ülkeye geri döndüğü ifade ediliyor.

Yaşanan tartışmanın iki yönü bulunuyor. Birincisi Fransız hükümetinin bireyler tarafından işlenen suçlardan dolayı tüm Çingeneleri suçlu göstermesi son derece yanlış bir tavır. Bu yaklaşımın Balkanlarda suç bahanesiyle Çingeneleri katleden ırkçı terörün yaklaşımı ile benzerliği dikkat çekici. Diğer taraftan Balkanlarda yaşayan Roman Çingenelerinin ülkelerini terk ederek Batı Avrupa'ya gitmek zorunda olmaları da başlı başına bir sorun. Zira gittikleri yeni ülkenin kültürüne uyum sağlamak Balkanlardan gelen Çingeneler için de hiç kolay değil.

Sınırdışı kararı ile ilgili olarak Fransız hükümetinin kararını eleştirmenin yanı sıra Roman Çingenelerini Balkanları bırakmaya zorlayan şartları da tartışmak gerekiyor. Roman Çingeneleri için geçimin Balkan coğrafyasında her geçen gün zorlaşması ve ırkçı teröristlerin Çingeneleri Balkanlardan kaçırmak için uyguladığı baskı bu nedenlerin arasında başta geliyor. Ülkelerine Balkanlardan gelen kontrolsüz göçü durdurmak isteyen batılı devletlerin Balkanlardaki ırkçı terör ve Çingeneleri açlığa mahkum eden önyargılar konusunda duyarlı olmaları ırkçı sınırdışı politikalarından çok daha mantıklı gözüküyor.

Kaynak: BBC

Macaristan Tehlikeli Bir Yola Giriyor 18/01/2012
Macaristan Ulusal Polis Şefi tarafından polis teşkilatına bir yönerge gönderildi. Yönergede polis memurlarından "etnik suç" olgusuna karşı özel ilgi göstermeleri isteniyor. "Etnik suç" kavramının çoğunlukla bireyler tarafından işlenilen suçların sorumluluğunu tüm Çingenelere yıkmak için kullanıldığı düşünüldüğünde durumun vahameti ortaya çıkıyor. Macaristan tehlikeli bir yola giriyor.

Suç olgusunun etnik gruplarla ilişkilendirilmesi açıktan konuşulmasa da herşeyden önce Macaristan'da yaşayan Çingenelerin hedef tahtasına konulmasına neden olacak. Çünkü ülkede yükselişte olan ırkçı siyasal partiler işlenen tüm suçların arkasında Çingenelerin olduğu propagandasını yapıyor. Pek çok uzman söz konusu yönergenin polis memurlarının Çingenelere karşı daha önyargılı davranmalarına neden olabileceğini ifade ediyorlar.

Ülkeden geçmişte bugüne yaşanan ırkçı terör saldırıları konusunda halen kesin bir çözüme ulaşılamamışken bu kez de kamu güçlerinin hedefine Çingenelerin konulması duyarlı kamuoyunda büyük bir tedirginlik yarattı. Herkesin üzerinde uzlaştığı nokta ise ülkede yaşanan gelişmelerin çok tehlikeli bir noktaya doğru ilerlediği.

Kaynak: Romediafoundation

İşte Evrensel Kast Sistemi: Sınır Tanımayan Adaletsizlik 20/01/2012
Ali Mezarcıoğlu Çingenelerin Kitabı isimli çalışmasında dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan Çingenelerin karşı karşıya kaldığı insanlık dışı uygulamaları anlatıyor. Mezarcıoğlu'nun ortaya koyduğu gerçekler insanlığı ikiye bölen Evrensel Kast Sistemi'nin çirkin yüzünü ve Çingenelerin dünyanın her yerinde benzer adaletsizliklerin kurbanı olduğunu gösteriyor.

İnsanlığı Çingeneler ve Gaco-Gebenler olarak ikiye bölen Evrensel Kast Sistemi, günümüzün Çingene kavimlerinin atalarına ait toprak, hayvan sürüleri ve ormanlık arazilere zorla el koyulması sonucu bu kavimlerin geçinebilmek için göçebe zanaatçılığa mecbur kalmasıyla ortaya çıkmıştı. Bugün bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. Ne var ki Evrensel Kast Sistemi'nden kaynaklanan adaletsizlikler yaşanmaya devam ediyor. İşte bu adaletsizlikleri anlatan birkaç örnek:

Somali'de günümüzde dahi Çingenelerin (Midgan) toprak veya hayvan sahibi olmaları fiilen yasaklanmıştır. Sadece geleneksel Çingene mesleklerini yapmalarına izin verilmektedir. Afrika'nın pek çok bölgesinde bu uygulamaya rastlamak mümkündür. Sahel bölgesindeki Wolof toplumunda kölelerin bile toprak sahibi olma hakkı varken Çingenelerin (Neeno) toprak sahibi olması engellenmektedir.

Bangladeş'te yaşayan Çingenelerin kendilerine tahsis edilen alan dışında yaşamaları yasaklanmıştır. Çoğu yerde Çingenelerin ve Gaco-Gebenlerin mezarlıkları dahi birbirinden ayrılmaktadır. Hindu Gaco-Gebenleri zorunlu hallerde dahi Çingenelerin en fazla evlerinin kapılarına yaklaşmalarına izin vermektedirler. Ruanda'nın Çingenelerinin (Twa) yemek yediği kaplardan Gaco-Gebenler yemek yemeyi kabul etmemektedir. Bu yüzden ortak yemek yenilen yerlerde yemek takımları Çingeneler ve Gaco-Gebenler için olmak üzere ikiye ayrılır. Nepal'de Gaco-Gebenler Çingenelerin elinde su içmez, yemek yemezler. Çingenelerin Gaco-Gebenlerin evlerine girmelerine izin verilmez.

Çingene kavimlerinin Gaco-Gebenlerle evlenmesi neredeyse dünyanın her yerinde çok zor olabilmektedir. Angola'da Çingenelerle evlenmek Gaco-Gebenler için büyük bir günah sayılmaktadır. Başka yerlerde de karşımıza çıkan iğrenç bir hurafe Angola'da da görülmektedir. Burdaki Gaco-Gebenlerin düşüncesine göre Çingenelerle ilişki kuran bir kişinin temizlenebilmesi ancak özel ayinlerin yapılması ile mümkün olabilmektedir.

Ali Mezarcıoğlu'nun Çingenelerin Kitabı isimli çalışmasına aldığı adaletsizlik örnekleri oldukça uç ve insanlık haysiyetine en fazla leke süren örneklerdir. Buna karşılık bu yaşananların tamamen ortadan kalktığı, Çingenelerle Gaco-Gebenler arasındaki yabancılığın kardeşliğe dönüştüğü bir coğrafya henüz ortaya çıkmamıştır. Bu kardeşleşme ancak Evrensel Kast Sistemi'ni yaratan adaletsizliklerin telafi edilmesi ve Çingenelerin hedef alan önyargıların ortadan kaldırılması ile mümkün olabilecektir.

Kaynak: Ali Mezarcıoğlu Çingenelerin Kitabı Cinius Yayınları

Uluslararası Roman Birliği'nden Açıklama 23/01/2012
Uluslararası Roman Birliği Başkanı Florin Cioaba Avrupa genelinde Çingeneleri hedef alan ırkçı yükseliş ve ayrımcı politikalarla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada yaşananlarla ilgili gerekli çabayı göstermeyen Roman kuruluşları ve bu kurumların temsilcileri eleştirildi ve Roman Çingenelerinin yaşadıkları pek çok ülkede temel haklardan yoksun olmasının büyük bir utanç olduğu vurgulandı.

Cioaba yaptığı açıklamada Avrupa'da yaşanmakta olan gelişmeler karşısında Roman Çingenelerini temsil eden kuruluşların kendi aralarındaki kişisel çatışmaları bir kenara bırakarak bir araya gelmelerinin bu dönemde büyük önem taşıdığına işaret etti.

Cioaba'nın açıklaması doğru bir zamanda yapılıyor. Zira Balkanlar ve Batı Avrupa'da Çingene karşıtlığı şaha kalkmış durumda. Ne var ki Cioaba'nın açıklamasında tartışılması gereken bazı noktalar var

Her şeyden önce Balkanlardaki Çingene karşıtlığı sadece Romanları hedef almıyor. Yenish, Pavee, Mısırlı, Ashkali, Rudari, Ustalar vb Roman olmayan Çingene grupları da bu gelişmelerin kurbanı olduklarına göre yaşananlar karşısında ancak birlikte bir çözüm üretebilirler. Avrupa genelinde ırkçı partiler birleşirken Çingene kavimlerinin kendi içinde ayrışması çok tehlikeli.

Diğer taraftan Cioba'nın açıklamasında Balkanlar'daki ırkçı saldırıları ırkçı terör olarak adlandırmaması da eleştirilmesi gereken bir durum. Zira ortada kendiliğinden gelişen sıradan tepkiler değil bir odak tarafından planlanarak Çingenelere karşı harekete geçirilen ırkçı terör eylemleri var. Her durumda sorunun adını koymak, sorunu çözmek için atılması gereken ilk adımdır.

Kaynak: www.internationalromaniunion.org

30 Çingene Evini Yaktılar 26/01/2012
Hindistan'ın Bolangir bölgesinde üst kast mensupları Çingene ailelerin yaşadığı 30 evi ateşe verdi. 2 Çingene gencinin karıştığı bir kavganın ardından yaşanan olay sırasında yaklaşık 50 kişilik saldırgan grup itfaiye araçlarının bölgeye gelmesini engellemek için yolları kapattı. Evrensel kast sisteminin katı bir biçimde uygulandığı Hindistan'da Çingeneleri hedef alan şiddet olayları devam ediyor.

Yoksul bir Çingene çocuğunun bir mağazadan tişört çaldığını iddia eden bir grup üst kast mensubu ile çocuğu korumaya çalışan 2 Çingene genç arasındaki kavga kısa sürede büyük bir toplumsal gerginliğe dönüştü. 30 Çingene evini ateşe veren üst kastlara mensup 50 kişi evleri söndürmek için bölgeye gelen itfaiye araçlarını da tahrip etti. Olay sonrasında yaklaşık 40 kişi polis tarafından göz altına alınırken evleri yakılan Çingene aileler geçici bir yerleşim biriminde koruma altına alındı.

İnsanlığı Çingeneler ve Gaco-Gebenler olarak ikiye ayıran evrensel kast sistemi Hindistan'da çok katı bir biçimde uygulanıyor. Hindistan'ın anayasası tarafından yasaklanmasına rağmen yurttaşlar arasında bölünmeye neden olan kast sisteminin en büyük kurbanı ise Dalitler olarak da adlandırılan Hindistan Çingeneleri.

Kaynak: IBN Live

Gaco-Gebenler Kimdir? 27/01/2012
Çingene olmayan yazarların hazırladığı kitaplarda Çingeneler hakkında çeşitli yorumların yapılması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Buna karşılık Gacoların kimler olduğu ve Gacoların tarihi hakkında Çingenelerin bakış açısını yansıtan ilk çalışma "Çingenelerin Tarihi" oldu. Ali Mezarcıoğlu'nun "Çingenelerin Kitabı" çalışması Gacoların tarihine alternatif bir açıdan yaklaşıyor.

Çingenelerin Kitabı'na göre aslında Gaco-Gebenler de tüm insanlar gibi Tabiat İnsanlarının soyundan geliyor. Yani gerçekte Çingeneler ve Gaco-Gebenler aynı atanın soyundan gelen öz kardeşler. Doğal şartlar ve nüfus artışı gibi nedenlerle diğer tabiat insanlarının avcılık ve toplayıcılık yaparak geçimlerini sağladıkları ormanlık alanların dışına taşan Gaco-Gebenlerin ataları hayatta kalabilmek için avcılık ve toplayıcılık dışında başka geçim yolları bulmak zorunda kalmışlar. Böylelikle tarım ve hayvancılığa başlayan Gaco-Geben kavimleri tabiat insanlarından farklı bir hayat biçimi geliştirmişler.

Çingenelerin Kitabı Gaco-Geben kavimlerinin kendi içinde 3 kola ayrıldığını ortaya koyuyor. İlk iki grupta tarımcı ve çoban Gacolar bulunuyor. Tarımcı ve çoban Gacolar sanayi öncesinde yaşadıkları bölgelerin şartlarına göre bu iki geçim yolundan birini seçerek ayakta kalmışlar. Üçüncü grupta ise savaşçı Gaco-Geben kavimleri bulunuyor. Tarımcı ve çoban Gacolarla Çingeneler arasında bir yabancılık bulunmakla birlikte Çingeneler hakkında en fazla önyargılara sahip olan Gaco-Geben kavimleri savaşçı Gaco grubunda yer alıyorlar.

Savaşçı Gacoların ataları çok büyük çaplı kuraklıklar sonucu doğal şartların zorlaşması ile hayvancılık ve tarım yapma olanağını kaybetmişler. Bu şartlar altında hayatta kalabilmek ganimet alma ya da yağma adı verilen geçim yolu ortaya çıkmış. Zor şartlar altında ganimet almalarını mümkün kılan savaşı kutsal kabul eden savaşçı Gacolar barışçı Çingene kültürünü aşağılamışlar, tam manasıyla egemen oldukları her yerde Çingeneleri lanetli ilan etmişler.

Sanayinin gelişmesi ile birlikte geleneksel Gaco meslekleri ortadan kalksa da, sanayi öncesi dönemde özellikle savaşçı Gacolar tarafından Çingenelere karşı üretilen hurafe ve iftiralar yok olmamış ve varlıklarını korumuşlar.

Kaynak:Ali Mezarcıoğlu Çingenelerin Kitabı Cinius Yayınları

Ambedkar Heykelinin Yeri Değiştiriliyor 01/02/2012
Metro inşaatı gerekçesiyle Dr. Ambedkar'ın heykelinin değiştirilmesi Hindistan Çingenelerinin tepkisine neden oldu. Uygulamayı kınayan çeşitli kuruluşlar Dr. Ambedkar'ın Hindistan Çingeneleri için büyük bir önem taşıdığına işaret ettiler. İlk Hindistan anayasasının yapılmasına önemli katkılarda bulunan Dr. Ambedkar dünya Çingenelerinin gurur listesinin başlarında yer alıyor.

Hindistan Çingenelerinin yetiştirdiği en önemli aydınlardan olan Dr. Ambedkar'ın heykelinin taşınması ile ilgili karar Bangalore'daki Çingeneler arasında büyük bir infiale neden oldu. Çingeneleri temsil eden çeşitli kuruluşlar MG caddesindeki Mahatma Gandi heykelinden Roj Bahava'ya kadar yürüyerek kararı protesto ettiler.

Yerel olarak Dalit adıyla tanınan Hindistan Çingenelerinin uluslararası ve ulusal zemindeki ilk temsilcilerinden olan Dr. Ambedkar aynı zamanda Hindistan'ın ulusal kahramanları arasında yer alıyor. 1891 yılında bir Çingene ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Dr. Ambedkar Hindistan Çingeneleri tarafından Babasahep namıyla anılmaktadır. Ömrünü Hindistan'da son derece katı bir biçimde uygulanan Evrensel Kast Sistemi'ne karşı mücadeleye adayan Ambedkar'a sadece Çingeneler değil Hint toplumun her kesiminden gelen milyonlarca insan büyük saygı duymaktadır.

Kaynak: The Times of India

Irkçılardan Büyük Tuzak: Roman Devleti Projesi 03/02/2012
Çek başkan adayı Roman sorununda en doğru çözümün bir Roman devleti kurulması olduğu görüşünü ortaya attı. Geçtiğimiz yıl 90 kişiyi alçakça katleden ırkçı terörist Breivik internette yayınladığı terör manifestosunda Doğu Anadolu'da bir Roman devleti kurulmasını talep etmişti. Peki Çingene düşmanı ırkçı teröristler neden Roman devleti istiyorlar. Gerçek amaç ne?

Irkçı teröristler hiçbir koşulda Çingenelerin yararına olan bir fikri savunmazlar. Bu onların en temel düşüncelerine aykırıdır. Öyleyse ilk bakışta Roman Çingenelerinin yararına gözüken bu öneriyi ortaya atma amaçları nedir? "Roman devleti projesi"nin bir süredir el altından tartışıldığı biliniyordu. Ne var ki bu tuzak projenin bütün çıplaklığı ile ortaya çıkması yakın zamanda mümkün oldu. Irkçı terörist Breivik Norveç'te 90 masumu katlettiği terör saldırısını gerçekleştirdiği gün internet üzerinden bir metin yayınladı. Baştan aşağı ırkçı sayıklamalarla dolu olan bu metnin bir yerinde Doğu Anadolu'da bir Roman devleti kurulması savunuluyordu.

Irkçı terörist Breivik azılı bir İslam düşmanı. Tüm müslümanların Avrupa'dan sürülmesi gibi akla mantığa aykırı fikirleri savunuyor. Breivik'in Doğu Anadolu'da bir Roman devleti kurulması projesi ise herşeyden önce parçalanmış, güçten düşmüş bir Türkiye hayaline dayanıyor. Ne ilginç ki Breivik Roman devletini, Roman Çingenelerinin yoğun olduğu Balkanlarda değil Roman Çingenelerinin sayıca çok az olduğu Doğu Anadolu'da kurmak istiyor.

Buradaki amaç hiç şüphesiz Balkanlar ve Batı Avrupa'daki Romanları toplu halde yaşadıkları ata yurtlarından sürmek. Yani ırkçı teröristlerin asıl amacı Romanların yararına olan bir projeyi hayata geçirmek değil Batı Avrupa, Balkanlar, Trakya ve Ege'de yaşayan Çingeneleri topyekün yerinden yurdundan etmek. Irkçı teröristler bu şekilde hayalini kurdukları faşist Avrupa'yı biz Çingenelerden arındırmış olacaklar! Terörist manifestonun içinde tuzak devlet projesinin yanında Türkiye'nin Yunan ve Ermeni bölgelerine ayrılması gibi toplumlar arası düşmanlığı kışkırtabilecek tehlikeli öneriler de bulunuyor.

Irkçı terörist Breivik terörist manifestosunda Roman devletinden bahsederken dikkatli bir dil kullanmış. Anlaşılan o ki Balkanlardan birkaç hevesli Roman bulup kendi tuzak projelerini onların ağzından dile getirmek istiyorlar. Balkanlarda her geçen gün kardeşlerimizi katleden Çingene karşıtı ırkçı terörün esas amacı ise kardeşlerimizin gözlerini korkutarak onları yurtlarından ayrılmaya ve tuzak Roman devleti projesini kabul etmeye zorlamak.

Kimileri ırkçı terörist Breivik'in terör manifestosunu bir delinin sayıklamaları olarak görebilir. Oysaki teröristin 90 masumu katlettiği gün yayınladığı bu metnin arkasında Balkanlarda her geçen gün güçlenen ırkçı teröristlerin ortak hissiyatları yatıyor. Irkçı teröristler Çingene ve İslam karşıtlığında birleşirlerken Çingenelerin de tuzak Roman devleti projesine karşı ata yurtlarında, yaşadıkları ülkelerin eşit ve özgür yurttaşları olarak var olma mücadelesi vermek için birleşmeleri gerekiyor.

Kaynak: Cingeneyiz International

Bir Macar Çingenesi Daha Ülkeden Ayrıldı 08/02/2012
Daha önce Macaristan'da bakanlık komisyonerliği ve Avrupa Parlamentosu delegeliği gibi görevlerde bulunan Victoria Mohacsi'nin Macaristan'dan ayrılarak Kanada'ya yerleştiği ileri sürüldü. Daha önce de Macar hükümetinin Roman sorunları başdanışmanı Istvan Kamaras Çingeneleri sefalete sürükleyen politikalara ortak olmamak için ülkeden ayrıldığını ilan etmişti.

Macar Çingenesi Victoria Mohacsi'nin politik sığınmacı statüsüyle Kanada'ya başvurduğu ileri sürülüyor. 2009 yılında polisten koruma talebinde bulunan Mohacsi'nin çok sayıda tehdit aldığı ve yaşamından endişe ettiği ifade ediliyor. Istvan Kamaras'ın ardından Victoria Mohacsi'nin de ülkeden ayrılması Macaristan'da başta Çingeneler olmak üzere tüm duyarlı kamuoyunda büyük bir endişe yarattı.

Irkçı terörün yükselişi ve genel olarak Çingene karşıtlığından korunmak isteyen Çingene kökenli politikacıların ülkeden ayrılmak gibi bir şansı var. Ne yazık ki yüzbinlerce yoksul Çingenenin böyle bir şansı bulunmuyor. Onlar Çingene aydınlarından yaşanan sorunlar karşısında yılgınlığa kapılarak ülkelerini terk etmelerini değil ülkelerinde kalarak insanlarının yaşam koşullarını düzeltmek için mücadele etmelerini bekliyor.

Kaynak: Nepszabadsag

"Sadece Rüzgar" Irkçı Terörü Gözler Önüne Seriyor 16/02/2012
Macar, Alman ve Fransız ortak yapımı olan "Sadece Rüzgar" isimli film Macaristan'da ırkçı teröristler tarafından katledilen bir aileyi konu alıyor. Amatör Çingene oyuncuların rol aldığı film Macaristan'da yaşanan ırkçı terör saldırılardan ilham alınarak çekilmiş. Bence Fliegauf'un yönetmenliğini üstlendiği "Sadece Rüzgar" bu yıl Uluslararası Berlin Film Festivali'nde yarışıyor.

Bir Çingene ailenin ırkçı teröristler tarafından katledilmeleri ile son bulan yaşamlarını konu alan "Sadece Rüzgar"ın bütçesinin %45'inden fazlası Macar kaynaklarından geliyor. Macaristan Sosyal Entegrasyon Müşteşarlığı Başkanı Zoltan Balog, filmin Macaristan'ın sözkonusu sorunları görmezden gelmek yerine onlarla yüzleşmeye hazır olduğunu ifade ediyor. Filmin yapımcılarından Andras Muhi yönetmen Bence Fliegauf'un filmin hazırlık safhasında yaklaşık 6 ay boyunca ülkedeki Çingene yerleşimlerini gezerek bilgi edindiğini ifade ediyor.

Balkanlarda günden güne daha bir büyük sorun haline gelen Çingenelere yönelik ırkçı terör eylemlerinin sinemaya aktarılması başta ırkçı terörün hedefi konumundaki Çingeneler olmak üzere çeşitli kesimler tarafından memnuniyetle karşılandı. Benzeri yapımların çoğalmasının sorunun kamuoyunun gündemine girmesine katkı sağlayabileceği ifade ediliyor.

Kaynak: Boston.com

"Sadece Rüzgar" Af Film Ödülünü Kazandı 21/02/2012
Macaristan'da Çingeneleri hedef alan ırkçı terör saldırılarını anlatan "Sadece Rüzgar" filmi Uluslararası Af Örgütü tarafından finanse edilen 5000 euroluk Af Film Ödülü'nü kazandı. Jüri tarafından yapılan açıklamada filmin Çingenelerin Macaristan'da karşı karşıya kaldığı korkunç trajedinin sanatsal bir dille aktarılması nedeniyle ödüle layık görüldüğü ifade edildi.

İnsan hakları ile ilgili konularda daha fazla film çekilmesini teşvik etmek amacıyla Uluslarası Af Örgütü tarafından verilen Af Film Ödülü Berlin Film Festivali'nde yarışan Bence Fligauf'un "Sadece Rüzgar" isimli filmine verildi. Filmin Balkan Çingenelerinin günümüzdeki en önemli sorunları arasında olan ırkçı terör saldırılarına değinmesi onu benzeri pek çok yapımdan ayırıyor.

"Sadece Rüzgar" filmi büyük ölçüde Macar kaynakları tarafından finanse edilmiş. Bu durum Macar halkının önemli bir bölümünün ırkçı terörle özdeşlemek istemediğini ve Çingenelerin acılarını paylaştığını ortaya koyuyor.

Kaynak: Holywood Reporter

Irkçılık Kurbanı Çingeneler Avrupa Genelinde Anılacak 22/02/2012
Macaristan'da 2008-2009 yıllarında Irkçı teröristler tarafından gerçekleştirilen terör saldırılarında hayatını kaybeden Çingeneleri anmak amacıyla "Onları Hatırla" başlığı altında Avrupa genelinde bir dizi etkinlik gerçekleştirilecek. Avrupa'nın pek çok önemli merkezinde yapılacak olan anma etkinliklerinde ırkçı terör tehdidine dikkat çekilecek.

23 Şubat 2009 tarihinde Macaristan'ın Tatarzszentgyörgy köyünde ırkçı teröristler bir Çingene ailenin evine saldırıda bulundular. Korkunç olayda baba ve 5 yaşındaki oğlu hayatını kaybetti. Buna benzer pek çok ırkçı terör eyleminin kurbanlarını anmak amacıyla Avrupa'nın çeşitli yerlerindeki Çingene kuruluşları 23 Şubat tarihinde bir dizi etkinlik gerçekleştirecekler. Macaristan konsolosluklarının önünde yapılması planlanan anma etkinlikleri ırkçı terör karşısında duyarlı kamuoyunun tepkisini yansıtmış olacak.

23 Şubat Perşembe günü Avrupa genelinde pek çok ayrı merkezde yapılacak olan etkinlikler aynı zamanda Çingenelerin ırkçı terör karşısındaki ilk ortak etkinliği olması itibarıyla da önem taşıyor.

Kaynak: Remember Them Aktivite Duyurusu

Gümülcine'de Müslüman Mezarlığına Saldırı 24/02/2012
Yunanistan Gümülcine'deki bir müslüman mezarlığında bulunan 11 mezar taşı kimliği belirsiz kişiler tarafından tahrip edildi. Kalkanca ve Poşpoş Mahallelerinde yaşayan ve aralarında Çingenelerin de bulunduğu yurttaşlar tarafından kullanılan mezarlığa daha önce de 2 kez saldırı girişiminde bulunulduğu ve gelişmelerin mahalle sakinleri arasında endişeyle karşılandığı söyleniyor.

Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu Başkanı ve Rodop Pasok milletvekili Ahmet Hacıosman "Daha çok bölgenin huzuruna yönelik olan bu saldırıların faillerinin bir an önce tespit edilerek adalet önüne çıkarılmalarını ve tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu. Kalkanca Kültür Derneği Başkanı Hasan Çakır ise mezarlığın yeterince korunmadığını vurgulayarak Gümülcine Müftülüğü tarafından önlem alınması gerektiğini ifade etti.

Son yıllarda Balkanlardaki ırkçı grupların saldırıları farklı dinlere mensup vatandaşlara ve o dinlerin sembollerine yönelmeye başladı. 2011 yılının Mayıs ayında Bulgaristan'ın Sofya şehrinde Banyabaşı Cami'sine ırkçı gruplar tarafından saldırıda bulunulmuştu. Gümülcine'de müslüman mezarlıklarının hedef alınmaya başlaması başlangıçta özellikle Çingeneleri hedef alan ırkçı teröristlerin giderek daha geniş kesimlere yöneldikleri düşüncesini güçlendiriyor.

Kaynak: AA

Büyük Tehlike: Irkçılar Birleşiyor 28/02/2012
Sadece Çingene oldukları için insanları katleden ırkçı teröristler şimdi de İslam düşmanlığında birleşiyorlar. Önümüzdeki ay Danimarka'da yapılacak olan bir toplantıda Avrupa'nın önde gelen ırkçı grupları müslümanları hedefleyen bir cephenin oluşturulmasını görüşecekler. Gelişmeler Avrupa'nın duyarlı kamuoyu ve ırkçılık karşıtları tarafından endişe ile karşılanıyor.

Danimarka, İsveç, Norveç, Amerika, İtalya, Polonya ve Finlandiya gibi ülkelerden ırkçı grupların katılması planlanan toplantıda Avrupa çapında örgütlenen bir ırkçı grubun kurulabileceği ifade ediliyor. Bu grubun Avrupa genelindeki ırkçı terör eylemleri ve ırkçı politik partilerinin koordinasyonunu üstelenebileceği ırkçılık karşıtları tarafından ifade ediliyor. "Faşizme Karşı Birleş" isimli grup adına konuşan Weyman Bennet kurulacak organizsyonun çok büyük bir tehlike olduğunu ve Norveç'te 80 kişiyi katleden ırkçı terörist Breivik'in benzeri ırkçı grupların bünyesinde yetiştiğini ifade ediyor.

Geçmişte Çingeneleri hedef alan saldırılarla faaliyetlerine başlayan ırkçı teröristler günümüzde artık müslümanları ve farklı siyasal görüşlere sahip insanları hedef almaya başladı. Irkçı terörün Avrupa çapında birleşerek büyük bir tehdit haline gelmesi ırkçılığın mağduru durumundaki Müslümanların, ırkçılık karşıtlarının ve Çingeneleri temsil eden kuruluşlarının da birlikte hareket etmesini zorunlu hale getiriyor.

Kaynak: The Independent

Erovizyon Bu Yıl Çok Renkli 05/03/2012
Türkiye'yi İzmir'den katılan Can Bonomo'nun temsil edeceği Erovizyon şarkı yarışmasında Bulgaristan'ı Çingene kökenli Sofi Marinova temsil ediyor. Marinova'nın şarkısında çeşitli dünya dillerinin yanı sıra Romanes Çingenecesi ve Türkçe sözlere de yerilmiş. "Sınırsız Aşk" isimli şarkı da geçen Türkçe sözler Bulgaristan Çingeneleri ile Türkiye arasındaki tarihi bağları da ortaya koyuyor.

Bulgaristan Ulusal Televizyonu tarafından belirlenen Bulgaristan Erovizyon Akademisi tarafından seçilen 12 eser halka sunuldu. Halktan gelen GSM mesajları ile yapılan oylamanın sonucunda Sofi Marinova'nın "Sınırsız Aşk" isimli şarkısı Erovizyon şarkı yarışmasında Bulgaristan'ı temsil etmeye layık görüldü. Özellikle Balkanlarda Çingeneleri hedef alan ırkçı terör eylemlerinin yaygınlaştığı günümüzde Bulgaristan'ı bir Çingene kızının Erovizyon'da temsil edecek olması özel önem taşıyor.

Tüm Balkan ülkelerinde olduğu gibi Bulgaristan'da da Çingeneler arasında Türkçe'nin günümüzde dahi çok ciddi bir yaygınlığı bulunuyor. Balkan ülkelerinde yaşayan pek çok Çingene müzisyenin ülkelerinde popüler hale gelen Türkçe şarkıları bulunuyor. Sofi Marinova'nın "Sınırsız Aşk" isimli parçasında Türkçe'nin içinde yer aldığı farklı dillerden sözlerin yer alıyor oluşu Balkan kültürünün zenginliğini de ortaya koyuyor.

Fotoğrafların Diliyle Yoksulluk 14/03/2012
2000 yılında Konstanta'nın merkezindeki evleri yıkıldığı için barakalarda yaşamaya başlayan 18 Çingene aile kendi imkanları ile yaptıkları barakalarda yaşam mücadelesi veriyorlar. Bu ailelerin fotoğraf sanatçısı Bogdan Chesaru tarafından çekilen fotoğrafları Romanya'daki pek çok Çingene ailesinin karşı karşıya kaldığı zorunlu tahliyelerin sonuçlarını bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor.

2.5 milyon civarında Çingenenin yaşadığı Romanya'da Çingene nüfusunun %80'ine yakınının ağır yoksulluk şartları ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Ülkede yaşayan Çingenelerin eğitim, sağlık ve barınma alanlarında çok ciddi sorunları var. Aynı zamanda ırkçı grupların tehditleriyle de karşı kalıyorlar. Romanya Çingenelerinin en önemli sorunları arasında zorunlu tahliyelerin özel bir yeri var. Yurttaşlara alternatif barınma şartları önerilmeden yapılan yıkımlar ailelerin içinde bulunduğu yoksulluk şartlarını daha da kötüleştiriyor.

Fotoğraf sanatçısı Bogdan Chesaru'nun resimleri zorunlu tahliyelerin ülkedeki Çingeneleri içine sürüklediği korkunç yoksulluğa ayna tutuyor. Daha önce farklı alanlarda çalışan sanatçının fotoğraflarında Çingene ailelerin zorluklarla dolu yaşamlarının tüm ayrıntılarını görmek mümkün.

Geçmişle Gelecek Arasında Romanlar 20/03/2012
Amsterdam Mayıs ayı içerisinde başta Romanlar olmak üzere tüm Avrupa Çingenelerini yakından ilgilendiren önemli bir toplantıya ev sahipliği yapacak. "Geçmişle Gelecek Arasında Romanlar" başlıklı konferansta 2. Dünya Savaşı yıllarında Çingenelerin karşı karşıya kaldığı soykırım politikaları ile günümüzdeki tehlikeler çeşitli açılardan karşılaştırılacak.

Avrupa'nın çok farklı coğrafyalarında gözlemlenebilen Çingene karşıtı ırkçı hareketlerin yükselişi ve sınırdışı etme politikaları gibi güncel tehditlerin 1930-1940 döneminde yaşanan Çingenelere dönük açık soykırım politikaları ile karşılaştırılacağı "Geçmişle Gelecek Arasında Romanlar" başlıklı konferans 6 Mayıs 2012 tarihinde Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da gerçekleştirilecek. Konferansın duyuru metninde, Romanların, Sintilerin, konuyla ilgili uzmanların, aktivistlerin, hak savunucularının ve politikacıların söz konusu konularda tartışabileceği bir zemin yaratılmak istendiği vurgulanıyor.

Toplantıda Macaristan, Hollanda ve Çek Cumhuriyeti'nde Romanlar yaşadıkları güncel sorunları anlatırken 2. Dünya Savaşı'ndaki yaşananlardan sağ kurtulmayı başaran bir Alman Sintisi de kendi deneyimlerini dinleyicilerle paylaşacak. Konferansa katılmak isteyenlerin en geç 1 Nisan tarihine kadar kayıt yaptırmaları gerekiyor.

Ayrıntılı bilgi için: http://www.requiemforauschwitz.eu/conference.html

8 Nisan'da Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı Protesto Edilecek 24/03/2012
İngiltere merkezli Göçebeler Dayanışma Ağı tarafından organize edilen 8 Nisan etkinliklerinde bu yıl tüm Çingene gruplarını hedefleyen ırkçı ve yabancı düşmanlı hareketler protesto edilecek. 1971 yılında toplanan 1. Dünya Romanlar Kongresi'nde alınan karar uyarınca 8 Nisan her yıl dünya Romanlar günü olarak kutlanıyor. Bu yılki kutlamalara ırkçılık karşıtı protestolar damga vuracak.

Göçebeler Dayanışma Ağı tarafından yapılan duyuru da Avrupa'da ırkçı hareketlerin Çingenelere karşı şiddet kullanmaktan çekinmediği ve bu hareketleri engelleyemeyen hükümetlerin işlenen suçların sorumluluğunu Çingenelerin omuzlarına yıkmaya çalıştıkları ifade edildi. Uluslararası Romanlar Birliği başkan yardımcısı tarafından yapılan açıklamada kendilerinin de 8 Nisan'ın dünya genelinde ayrımcılık ve yabancı düşmanlığının protesto edileceği bir gün olarak kutlanması fikrinde oldukları vurgulandı.

Göçebeler Dayanışma Ağı'nın Londra'da 8 Nisan dolayısıyla yapacağı büyük etkinlikte Roman Çingenelerinin haklarını ihlal ettiği söylenen ülkelerin büyükelçiliklerine yürünecek.

Ayrıntılı bilgi için: http://travellersolidarity.org/traveller-solidarity-tour/

Roman Aydınların Çalışmaları Unutulmayacak 30/03/2012
Avrupa Roman Kültür Vakfı, hayatlarını Roman Çingenelerinin sorunlarının çözümüne adamış önde gelen Roman aydınlarının çalışmalarının kamuoyuna duyurulması amacıyla "Roman Aydınları" başlıklı bir insiyatif oluşturdu. Bu kapsamda yapılacak çeşitli çalışmalarla "Roman Aydınları"nın gelecek kuşaklar için örnek oluşturması amaçlanıyor.

Avrupa Roman Kültür Vakfı kar amacı gütmeyen bağımsız bir kuruluş. 2010 yılında Budapeşte'de kurulan vakıf Roman kültürü ve sanatını Roman Çingenelerini hedef alan önyargılara karşı mücadelenin bir biçimi olarak görüyor. Vakfın hazırladığı "Roman Aydınları" isimli sitede Avrupa'nın çeşitli ülkelerden önde gelen Roman aydınlarının yaşam öykülerine yer verilmiş.

İşte sitede yaşam öykülerine yer alan önde gelen Çingene aydınları:

Agnes Daroczi-Macar Romanı, aydın ve aktivist.

Ceija Stojka-Avusturya Romanı, yazar, ressam, müzisyen; nazi katliamından sağ kurtulmayı başardı.

Nicolae Georghe-Romanya Romanı, sosyolog, aktivist

Hans Caldaras-İsviçre Romanı, sanatçı ve aktivist.

Romani Rose-Sinti Çingenesi, Almanya doğumlu. Aktivist.

Rosa Taikon-İsviçre Romanı, gümüş sanatçısı, aktivist.

Sandra Jayat-Fransız Romanı, sanatçı

Zoni Weisz-Aktivist, nazi katliamından sağ kurtulmayı başaran Romanlardan.

Detaylı bilgi için: http://www.theromanielders.org/

Dünya Romanlar Kongresi Toplandı 27/04/2012
20-21 Nisan 2012 tarihinde, Belgrad'da 25 ülkeden gelen Roman temsilcilerin katılımıyla Dünya Romanlar Kongresi toplandı. Türkiye'den Kuştepe Roman Çiçekçiler Derneği Başkanı Metin Salih Şentürk ve Roman araştırmacı Bülent Filyas'ın delege olarak katıldığı toplantıda, konuşmacılar Avrupa'da yükselen ırkçılığın Romanlar için nasıl bir tehlike oluşturduğuna dikkat çektiler.

Arnavutluk, Avusturalya, Avusturya, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Montenegro, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hırvatistan, Hindistan, İtalya, İsrail, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, Sırbistan, İspanya, İsviçre, Türkiye, Ukrayna, İngiltere ve diğer dünya ülkelerinden gelen katılımcıların yer aldığı Dünya Romanlar Kongresi, Dünya Roman Organizasyonu-Romanipen tarafından organize edildi.

Sırbistan Parlamentosu'nda toplanan kongrenin birinci gününde Dünya Roman Organizasyonu Genel Sekreteri Bayram Haliti ve Dünya Roman Organizasyonu Başkanı Jovan Damjanovic birer konuşma yaptılar. İkinci gün çeşitli dünya ülkelerinden katılan delegelerin konuşmaları ile devam etti. Katılımcılar kendi ülkelerindeki sorunlara ve Avrupa genelinde Romanların huzurunu tehdit eden ırkçı yükselişe dikkat çektiler.

Kongrede yapılan çalışmaların sonucunda dünya Romanlarını temsil edebilecek çeşitli organlar ve kurumsal yapıların oluşturulması kararı alındı. Bu bağlamda kongreye katılan delegelere çeşitli görevler verildi. Önümüzdeki günlerde bir başka ülkede tekrar toplanması planlanan Dünya Romanlar Kongresi Avrupa genelinde özelllikle ırkçılığa karşı duyarlı kamuoyunda büyük bir heyecan yarattı. 1971 yılında yapılan 1. Dünya Romanlar Kongresi'nin düzenlenmesinde önemli katkıları olan Grattan Puxon kongreye bir mektup göndererek, Belgrad'ta toplanan Dünya Romanlar Kongresi'nin Avrupa'da yükselen ırkçılığa karşı önemli bir adım olduğunu ifade etti.

Kaynak: Cingeneyiz International

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder